Bir Öğrenci Gözünden İstanbul Teknik Üniversitesi
İstanbul tarihi, kültürü, geçmişte yaşamış medeniyetlerin bıraktığı izleriyle sanki tüm dünyayı içinde barındırmaktaymış gibi heybetle duran bir şehirdir. İçine ilk defa giren insanlar kalabalığından, telaşından, büyüklüğünden çekinir, korkar hatta bir an önce ayrılmak isterler. Özellikle de küçük bir Anadolu şehrinden çıkmış ve üniversite okumak için İstanbul’a gelmişseniz İstanbul alışana kadar size çok zorluk çektirir. Tabi kolay değil dünyanın en güzel şehrinde yaşamak(!) İlk başta kabul etmeyecek, zorlayacak, sınayacak- herkese yaptığı gibi- test edecek.
Bu zorlama bazı insanlarda öyle safhalara ulaşılır ki sanki hiç bitmeyecekmiş gibi olur, sanki o kişi bir ömür bu sıkıntıları yaşayacakmış zanneder. Öyleki şehir merkezlerinden biraz uzaklaşıp ara sokaklarına girdiğinizde güneşin girmediği dar yollar, yıkık dökük evler, yaşadığı dertler sanki yüzünde canlanmış gibi kırışıklarla dolmuş insanlarla karşılaşırsınız. Uzaklara dalıp gittiklerini görürsünüz, sanki şehir bizim testimizi ne zaman bitirecek diye düşünüyormuş gibi, ancak bu insanların başı eğik göremezsiniz, şehre meydan okur gibi her daim diktir başları. Geçim telaşı ailesini koruma endişesi yüzünü kırıştırmış ancak başlarını eğememiştir. Bu insanlar şehrin görünmeyen yüzüdür, tanınmayan garipleridir. Aslında test olduğu falan da yoktur, sömürülen insanlar ve bu sömürüye sessiz kalan, görmezden gelen yığınlar vardır.
Bir şehri, şehir yapan binalar değil orada yaşayan insanlardır. İnsanın yaşamadığı yarda dünyanın en güzel doğal güzellikleri, en değerli tarihi binaları, muhteşem manzaraları olsa da hiçbir işe yaramayacaktır. İstanbul’un gezilmesi gereken çok değerli sayısız tarihi binası var, dünyanın hiçbir yerinde bulamayacağınız boğazı var, dünyanın en güzel şehri olabilecek kadar değerli bir şehir. İstanbul’un güzelliklerini anlatırsak sayfalar yetmez; bunları anlatan tanıtım broşürleri de var. Benim anlatmaya çalıştığım bu güzelliklerin arkasında görünmeyen, belkide görmeyi istemediğimiz dertli, zor, yoksulluk içerisinde yaşayan belkide içinde yaşadığı şehri hiç gezmemiş insanlar var. Bu insanların sayısı hiç de az değil ve hallerini gördükçe bir yandan hüzünleniyorken bir yandan da içimde bu bozuk düzeni değiştirip Adil Düzen kurma heyecanı alevleniyor. İstanbul’da iseniz veya İstanbul’u gezmeye gelirseniz gezmeniz gereken tarihi, turistik yerlerin yanında yoksulluk ve yoksunluk içinde bulunan bu mahalleleri, bu insanları gezip görmeyi ihmal etmeyin.